Gün gelir insan sever, öyle bir sever ki kalbinde kendini sevmeye bile yer kalmayacak kadar tutkuyla sever. Anlamaya çalıştığım şey aslında bu kadar büyük bir sevgi nasıl olurda bir kâğıt gibi buruşturulup bir köşeye atılabilir ki? Sanırım bunun olması için güçlü bir yalan ya da aldatılmaktan geçer.
İnsanın yalan söylemesi ya da aldatması için aynı duyguya sahip olması gerek çünkü yalan da aldatmakta duyguların bir başka duygular tarafından tacize uğrayıp köşeye sıkışmasından oluşuyor. İşte tam bu
noktada asıl duygunun gücü ortaya çıkıyor çünkü asıl sevdiğin insanı yeteri kadar sevmiyorsan yenik düşüyorsun anlık duygulara
Sanırım en acısı ise bir yalan bin yalan bir aldatma bin aldatmaya çağırır bu konuda birçok atasözü deyim var olsa da kim dinler ki ataları! Bir bağımlılık gibi düşünebilirsiniz aslında ilk her zaman daha heyecan verici daha tedirgin edicidir. Fakat kurtulması en kolay zamanıdır o yalanın ya da aldatmanın ikinci üçüncü derken tedirginlik azalır ama bağımlılık artar bir süre sonra bir bakmışsınız yalan makinası gibi selam atana yalan söylemiş ya da her yüzünüze gülenle birlikte olmuş olursunuz. Bir sigara bağımlısıyla konuştuğunuzda bırakmanın zorluğundan söz eder ancak bir iki içmiş birine sorduğunuzda bırakmak oldukça kolaydır.
Benim aslında takıldığım nokta şu ki birini öyle çok seversiniz ama aldatılma durumunda nasıl olur da sadece susmanıza neden olur?
Belki de cevap oldukça basittir belki bir şok belki bir duygu çöküntüsü ama en acısı kalbiniz o kadar süre damarlarınıza sevgi pompalarken kalbiniz o bir kişi için atarken. O an sanki kalbinizden kan yerine lav akmaya başlar adım adım kavurur damarlarınızı yoğun bir kalp ağrısı içinde çaresiz kalırsınız o lavların damarlarınızı kavura kavura bedeninize yayılmasına. Gözyaşları ile o ateşi biraz söndürmeye çalışsanız da nafiledir kim bir lavı iki damla gözyaşıyla söndürebilir ki ya da kim bir okyanusu bir çakmakla yakabilir ki.
İlk başta damarları yakan o ateş vücudunuza dağılır ve en son beyninize vurur şokun ilk etkisiyle o ateş beynini kavurur insanın ve bağırmaya haykırmaya başlar. O an en baba aslanı getirsen o an yanında kedi kalır insanın. Ta ki öfkenin bir sonuca varamayacağını anlayana kadar çünkü olanlar olmuştur ve hiçbir şeyi değiştiremezsiniz ve ilk sorular gelir “nasıl aldatabilirsin beni?” ve hemen aynı anda “neden?” ama asla cevap gelmez asla. Ve şokun ikinci etkisi “uzaklaşma” olabildiğince uzağa kaçar insan elinden gelse gezegen değiştirmek ister hatta bu uzaklaşma duygusu intihar isteğini de tetikler başka bir dünyaya gidebilmek için inançlı bir insansan bile cehennemi göze aldırır o uzaklaşma arzusu.
Çevrede ki insanlara ağzını açamaz ve kendi içinde boğulmaya başlar “aldanan” insan ilk başlarda ve yeni süreç girer devreye uykusuz geceler uykusuzluğun ve düşüncelerin sersemleştirdiği gündüzler ne var ki çözüm bulmak imkânsız gibi olsa da en güzel çözüm “alkol terapisi” dir tabi ki sorunu çözemez ama en azından uyumaya faydalı olur hoş gerçi o uyku da en fazla 2-3 saati geçmese de uykusuzluktan elbette ki çok daha iyidir.
Her şey bir yana seven bir insan nasıl bu kadar basit şeylerle kandırılabilir ki? Nasıl olur da onu deliler gibi seven o kalbi unutur o an? Sanırım en acısı ise uzunca bir süre problemi insan kendinde arar neden beni aldattı neyi mi beğenmedi ne yaptım ki ben diye ve olabildiğince yalnızlığa sürüklenir durur ne özgüven kalır ne inanın kendine olan saygısı.
Ha bir de bu işin kabullenme kısmı da var ilk etapta bunlara benzer evrelerden geçerken ardından bir süre geçer ve sevgisine yenik düşer insan ve kabullenmeye başlar ama bu kabullenme ikinci üçüncü aldanmalar için harika bir zemin oluşturur ve sonuç kaçınılmazdır.
Var mıdır bu işin bir çözümü bilinmez ama insanı en fazla yıkan duygulardan biri olduğu kesin..
Son yorumlar